Gezi Parkı süresince birçok yazı, tweet okuduk. Elimizdeki telefonlarımızla medyanın gündemini tuttuk, gelişmeleri tanımadığımız isimlerin tweetleriyle takip ettik.
Diğer günlerimize benzemeyen, her yeni günün enerjisinin bambaşka olduğu farklı bir süreçti yaşadığımız.
Gezi Parkı süreçleri öncesinden takip ediyordum Öner Döşer’i.Tesadüfen aldığım kitabı Büyük Uyanış birçok ipucu veriyordu aslında yaşadığımız süreçlerle ilgili. Gezi Parkı olayları biraz sakinleşince soluğu Öner Döşer’in yanında aldım. Şimdi ondan dinliyoruz ülkemizin, dünyamızın içinde bulunduğu astrolojik gelişmeleri…
Öner Döşer anlatıyor…
Bütün Dünyada uyanış enerjisi var!
Kitabım Büyük Uyanış’ta kastettiğim insanlığın uyanışta olduğu ve büyük bir döngünün sonunda olduğu ve uyanışla birlikte yeni bir döngüye girecek olduğuydu. Ve bu süre sanıldığı gibi bir, iki sene değil…Aslında 2008 yılından başlayan bir döngü. Ekonomik sistemlerin, inançların, enerjilerin dönüşeceği bu döngü 2015’in sonlarına kadar yeniden yapılanmaya giriyor olduğumuzu söyler. Ki bu hiç kolay değil! Yıkım ve yeniden yapılanma, ölüm ve yeniden doğuş enerjisi gibi.
21 Aralık 2012 ‘den çok bahsedildi. Maya Takvimi’ne göre bu dönemden sonra insanoğlu hümanist, paylaşımcı ve eşitliği önemseyen bir sürece girdi. Batı Astrolojisi’ne göre 21 Aralık 2020’de Jüpiter ve Satürn’ün Kova burcundaki kavuşumu ile birlikte gireceğimiz insancıl, eşitleyici ve paylaşımcı yeni bir sisteme geçişin ilk adımları küçük küçük atılmaya başlandı.
Bu süreçten sonra mevcut yozlaşmış olan sitemlerin yıkılması, ardında yenilenmesi bekleniyor. Şu an biz bu yıkımı yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz.
İçinde bulunduğumuz büyük dönüşüm ve değişim sürecinin en zorlu kısmı 2016 yılına kadar devam edecek ve 2020’lerde oluşacak yeni sistemin kurucuları yeni nesil olacak. Yeni neslin öncülüğünde kurulacak yeni yapılaşmalarda çabuk düşünüp, hızlı karar veren, esnek yapıda olan bir sistem olacak.
Bu değişim öncesinde ise muhafazakârlık ve tutuculuğun tavan yaptığı bir dönem yaşanacak ki şu an biz bunun içindeyiz. Ve bu muhafazakârlık belki de yakın dönemde son kez tavan yapacak. Jüpiter gezegenin Yengeç burcudan geçiş yapmaya başlamasıyla birlikte milliyetçilik temasının, ulusal değerlerin de tavan yapacağı bir zamandan geçiyoruz. Bu sadece ülkemizde değil Avrupa ve diğer ülkelerde de öyle olacak.
2020’lerden sonra ise aşırı milliyetçilik ve muhafazakârlık olamayacak, global dönüşümün olacağı bir dönem bizi bekliyor.
Mevcut düzenin sonuna geldik!
Değişimle birlikte büyük şirketler, bankalar önceki sistemlerinin işlemediğini, yönetimsel sorunların kolay ve eski çözümlerle ilerlemeyeceğini görecek. Mevcut düzenin sonuna geldik. Çok daha eşitlikçi, daha adil bir sisteme geçiş olacak. Bu dönemde gücü elde tutanların (Şirket yöneticileri, hükümet) artık yönetmek için eski yönetim sistemlerinin işe yaramayacağını görüyor.
Yenilenen sistem hayatın her alanında etkisini göstereceği için bu ülke yöneticilerinden, banka yöneticilerine her hangi bir kurum yönetimi de kapsıyor. Gücü kontrol etmek isteyen ve bu kontrolü şu ana kadar baskı ve dayatma çözmeye meyilli kişi ya da kurumlar mevcut sistem kontrollerinde zorlanacak.
Oğlak burcundaki Plüton’u bu dönemde gücünü korumaya çalışan ve başkalarını kontrol etmek isteyenler, Koç burcundaki Uranüs’ü ise baskı ve kontrolcü otoriteden bağımsızlaşmak isteyenler ve kontrol altına alınamayanlar olarak görebiliriz. Plüton’un Oğlak burcundaki konumu, gücü ve kontrolü elinde tutma çabasının artmasını da beraberinde getiriyor. Ama artık şunun farkında olunmalıdır: şimdiye kadar geçerli olan sistem ve düzenler artık geçerliliğini yitirmek üzeredir.
Otoriteyi kabullenmekte zorlanan Uranüs’ün, asi ve erk tanımaz Koç burcuna geçiş yaptığından bu yana, devletlerin ve otoriteyi temsil eden kişilerin düzenlerini ve sistemlerini korumak adına kontrol etme çabası da artmış durumda.
Plüton’un doksan derecelik dik açısının çok etkin olduğu, köklü değişim ve dönüşüm zamanlardan geçiyoruz. 2012 yaz aylarından itibaren etkisinin belirginleşmeye başladığı ve 2015 ilkbahar aylarına kadar çok etkin olacak bu gergin açı, genel anlamıyla ve tüm dünyada geçerli olmak üzere birey-sistem arasındaki mücadeleyi ifade ediyor; bir başka deyişle özgürleşmek isteyen bireylerin yozlaşmış sisteme karşı çıkmasını…
Gezi Parkı’nda dikkatlerimizi çeken isyan enerjisiyle birlikte sistemlere bireysel karşı çıkmalar olacak. Kümesel değil bireysel hareketler olacak. Gezi parkı olaylarında gördüğümüz isyan enerjileri de tam olarak böyleydi. Dünya genelinde vatandaşların tek kişilik eylemlerini de göreceğiz. Duran Adam eylemi buna en güzel örnek.
Bireyler, kuruluşlar, örgütler, hükümetler ise, çökmek üzere son bir kez silkeleniyorlar olacaklar. Bu silkeleniş sonunda insanoğlunun kolektif bilincinde radikal bir değişim meydana getirebilecektir. Bu tam anlamıyla bir UYANIŞ zamanıdır!
Uranüs gezegeni Koç burcu’ndaydı, bu da isyanların özellikleri açıklamamıza yardımcı oluyor. Bireyselliğin ön planda olduğu, özgürlük temalı anlayışın yükseldiği isyanlardı.
Gezi Parkı’nda çocuksu bir enerji vardı, neden mi?
Koç burcunun isyanları; radikal, bireyseldir, güdüseldir, çocuksudur. Koç, enerjinin ilk haline benzer ham ve işlenmemiştir. Bu yüzden Gezi parkında çocuksu bir enerji vardı.
Radikal olması, ham ve çocuksu olması aynı zamanda Gezi Parkı’ndaki yaratıcı tarafı besledi. Gezi parkı eylemlerine dıştan baktığınızda eylemlerin deneysel, gençlerden oluşan, herhangi bir ekole, partiye hizmet etmen saf bir enerjisini çok net görebilirsiniz.
Bu enerji başka taraflara çevrilmeye çalışılsa da işin orijinalinde bu saf ruh vardı. Farklı amaca hizmet etmeyen bu saf enerji halen devam ediyor. Ama olgun ve farklı tarafa çekmek isteyen, yönlendirmeye çalışan ekol ve gruplar da var. Fakat bu dönüştürme isteklerini başaramadılar tam anlamıyla.
Gezi parkının tetiklendiği günlerde Türkiye astroloji haritasında Uranüs gezegeninin üzerinden Kiron geçiş yapmaktaydı. Transit Kiron’un bir ülke haritasının Uranüs derecesini tetiklemesi, çözüm bekleyen konularla ilgili alışılmış modellerin ötesine geçen alternatif modeller oluşturma şansı verebilir. Parlak ve orijinal fikirler ortaya çıkabilir. Krion’dan transit alan Uranüs, Türkiye astrolojik haritasının 9. evini yönettiğine göre, bu dönemde hayata bakışımızda yeni perspektif ve vizyon kazanabilir, zihinsel farkındalıklar yakalayabiliriz. Bu heyecanlandırıcı ve harekete geçirici etkinin yarattığı sinerjiyi en güzel şekilde değerlendirmemiz ve bu yolla hem kendimizi ve hem toplumumuzu şifalandırmamız, bizi yaralayan temaların üstesinden gelmemiz mümkün. Uranüs’ün ifade ettiği değişim enerjisini yapıcı bir şekilde ve istediğimiz sonuca ulaşmak için iyi kullanmamız gerekiyor.
Transit Plüton’un astrolojik haritamızın Plüton derecesinin karşısından geçiyor olması, dayanıklılığımızı ve mücadele gücümüzü kışkırtacak, bütünlüğümüzü ne denli koruyabildiğimiz konusunda bizi testten geçirecek olaylar ve durumlarla karşı karşıya kalabileceğimizi gösteriyor. Transit Plüton 7. evimiz üzerinde hareket ederken bu karşıt açıyı yaptığına göre, bunu test edecek dış faktörler olacaktır. Önümüzdeki yakın süreçte etkin olacak bu açı iç gerginlikleri kaşıyan, kutuplaşma eğilimini kışkırtmak isteyen, bölücülük peşinde olan dış güçlerin bu dönemde çok etkin olacağını göstermektedir. Demektir ki bu dönemde uyanık ve dikkatli olmamız, birlik ve bütünlüğümüzü korumamız, sağlam durmamız, stres ve krizlerden yılmamamız, krizleri birlik ve bütünlüğümüzü motive edecek birer faktör olarak algılamamız, bütünlüğümüzü daha güçlü ifade etmek için kullanmamız gerekiyor.
Sevgiler
Öner Döşer
* Öner Döşer'in sevgili Hilal Meriç'e verdiği ropörtajdır.
http://www.e-gunlugum.com/2013/07/oner-doser-astroloji-2013/