Son dönemlerde gazete ve dergilerde, internette sıkça yer alan gezegen dizilimleri hakkında daha önceki yazılarımda bilgiler vermiştim. Ama bu konudaki endişe ve korkular o denli yoğunlaştı ki, ayrıca bir yazı hazırlamak adeta farz oldu. Önemli zamanlardan geçtiğimiz su götürmez bir gerçek. Şimdi önümüzdeki süreci astrolojik pencereden değerlendirelim…
Akrep Burcunda Etkin Dolunay
17 Mayıs 2011 tarihinde 26 derece 13 dakika Akrep burcunda dolunay gerçekleşiyor. Kişisel kanımca 2011 yılının en güçlü ve etkin dolunayını deneyimleyeceğiz. Tabii hem pozitif, hem negatif etkenler devrede olacak. Enerjinin pozitif tarafında mı, yoksa negatif tarafında mı olacağımız bizim tercihlerimizle yönlenecek. Pozitif ve negatif davranışlarımızın sonuçlarıyla çok hızlı bir şekilde karşılaşacağız. Yani artık ettiğimizi çarçabuk bulacağız!
Akrep burcundaki dolunaylar duyguların en çalkantılı olduğu dönemlerdir. Ama bir o kadar da sezgilerin güçlü olduğu, duyguların derinleştiği, konsantrasyonun arttığı dönemlerdir. Özellikle güneş-merkezli bakıldığında, ardı ardına etkin gezegen dizilimlerinin oluşacağı dolunay sonrasındaki birkaç günlük süreçte, bizi büyük değişimlere yöneltecek ve önemli dersler almamız gerektirecek durumlar ortaya çıkabilir. Öte yandan, tutkulu bir şekilde istersek, bu isteklerimizi engelleyecek durumları daha güçlü bir şekilde aşabiliriz. Pek çok ezoterik ve ruhsal gruplar tarafından Güneş’in Boğa ve Ay’ın Akrep burcunda bulunduğu dolunaylar özellikle güçlü bulunur.
Dolunay zamanları özellikle güç dolu, dünya ve ruhsal alemler arasında yoğun enerji akışının olduğu zamanlardır. İnsanlığın iyiliği için yapacağımız girişim, zikir, dua ve meditasyonların da çok etkin olacağı, tefekkür ve yoğunlaşma çalışması yapmak için mükemmel bir zaman aralığındayız. Dolunay zamanlarında insan metabolizmasını etkileyen yerçekimsel baskıları dengelemek açısından tutulan oruç da sağlıklı bulunur.
Dolunay zamanları yaratıcılığın da çok arttığı zamanlardır aynı zamanda. Ortaya ürün koyma zamanlarıdır. Astrolog Lee Lehman’a göre en verimli burç ekseni Boğa-Akrep eksenidir. Dolunay esnasında Ay Akrep burcunda, Güneş Boğa burcunda olacak. Ayrıca Merkür, Venüs ve Mars Boğa de burcunda kavuşum yapıyor olacaklar ve dolunayın aktive ettiği verimlilik ve yaratıcılığı arttırıcı rol oynayacaklar. Venüs’ün Boğa burcunda hareket ettiği zamanlar artistik ve sanatsal konular, estetikle ilgili meselelerde avantajlar getirir. Güzellik ve estetik duygusunu geliştirir. Merkür’ün Boğa burcunda yerleşimi, yaratıcı fikirleri ortaya çıkartır, el becerilerini ortaya koyma konusunda avantaj sağlar. Mars’ın Boğa burcunda yerleşimi, her ne kadar maddi güvence-güvenlik konularında huzursuzluğa yol açsa da, yaratıcı fikir ve ürünlerin ortaya konması için gereken kalıcı efor ve enerjiyi sağlar.
Dolunayın belirginleştirici, aydınlatıcı, ortaya çıkarıcı özelliği de vardır. Bu vakte kadar belirginleşmemiz durumların, artık görünür bir duruma gelmesine yönelik etkiler taşır. Bu yüzden dolunay öncesinde bulunduğumuz şu günlerde, nelere niyet ettiğimize, ne düşündüğümüze ve ne yaptığımıza dikkat etmemizde fayda var. Az önce de bahsettiğim üzere, niyet, düşünce ve davranışlarımızın sonuçlarıyla çabuk yüzleşeceğimiz bir dolunay bu…
T-Kare, Algol ve Facies
17 Mayıs’ta gerçekleşecek bu etkin dolunay esnasında, Güneş-Ay-Neptün arasında T-kare oluşuyor. T-kare stresli bir açı kalıbıdır ve duygusal anlamda huzursuzluk içerir. Aşağıda Akrep burcundaki dolunay için çıkartılmış astroloji haritasını görmektesiniz.
Hemen dolunaydan sonra Ay’ın önünde herhangi bir açısı olmayacak ve dolayısıyla Ay, 17 Mayıs günü 14:08 ile 20:23 arasındaki süreçte, Yay burcuna geçiş yapana kadar boşlukta ilerleyecek. Gerek dolunay sonrasında Ay’ın boşlukta kalması, gerekse dolunayın Neptün ile irtibat kuruyor olması netleşme eksikliğinden doğan belirsizliklere, kararsızlıklara yok açarken, duygusal tatminsizlik hissi de oluşturabilir. Bu yüzden dolunay günü somut sonuç bekleyeceğimiz veya büyük beklentiler içerisinde olacağımız işlere girişmememiz, bunun yerine niyet etmemiz ve hazırlık yapmamız yerinde olacaktır. Ayrıca sevgi ve destek alacağımız kişilerle birlikte olmaya özen göstermemiz, dua, ibadet, meditasyon, yoga, tefekkür ve benzeri dinginleştirici tekniklere yönelmemiz çok faydalı olacaktır.
Dolunay esnasında Güneş Algol yıldızıyla kavuşumda olacak. Algol gökyüzünün en zorlayıcı yıldızlarından kabul edilir ve en negatif etkileri bünyesinde barındırmasıyla tanınır. Talihsizlik, inatçılık, kızgınlıkla ilgilidir ve şiddetin hedefi olma teması içerir. Astrologlar, Algol kelimesini duydukları yerde, şiddet ve zulmün, zorlanmanın olduğunu, ölümcül temaların ön planda olacağını bilirler.
Dolunay esnasında Satürn-Uranüs-Plüton arasındaki T-kare de etkin olacak. Bu üçlü arasındaki gergin açılar, önemli değişim ve dönüşümlerin işaretçisidirler. Bir müddettir etkin olan ve önümüzdeki Ay ve Güneş tutulmaları esnasında da bu üç gezegen arasında aktif olacak T-kare açı kalıbı, bilindik kalıpların kırılması, realite algısının değişmesi döneminde olduğumuzu işaret etmekte. Daha önceki yazılarımda da sıkça belirttiğim gibi, bu üçlünün T-kare oluşturduğu dönemlerde ekonomik, sosyal, kültürel türbülanslar, doğal afetlerde artışlar da oluşabiliyor.
Dolunay esnasında Plüton Facies ile birleşiyor. Yıl boyunca ve 2012 yılında da Plüton bu yıldızla yakın derecede ilerliyor olacak. Astrolog Bernadette Brady bu yıldız için şöyle diyor: “Facies şiddete başvurmayı ya da şiddete maruz kalmayı simgelediği için zor bir yıldızdır. Facies’in dokunduğu her şey acımasızlık ve/veya öfkeden etkilenecektir. Yüksek motivasyon, hırs ve odaklanma gücü ile bağdaştırılır. Sadist eğilimlerle ve zalimlikle bağdaştırılır.
Bu şartlarda dolunayın gerçekleşeceği 17 Mayıs 2011 tarihinden iki gün öncesi (15 Mayıs’ta Ay da perigee-Dünya’ya en yakın konumunda) ve dolunayı takip eden birkaç gün boyunca, dünya genelinde şiddete yönelik eylemlerin artması olasılığı çok güçlü gözüküyor. Dolunay civarında insanların normal zamanlardan daha huzursuz davrandığı biliniyor. Ay’ın, dolunay halinde olduğunda, jeomanyetik fırtınaları kısmen tetiklediği bilinmektedir. Manyetik sapmalar güçlü olduğunda, psikiyatri hastanelerine başvuru artışı oluyor. Sevgili küslükleri ya da kavgaları gezegen pozisyonlarıyla, özellikle de Ay etkisiyle tetikleniyor. Tekrarlayan gözlemler saldırgan davranışların, aile uyumsuzluklarının ve sokak terörünün artmasının çoğunlukla manyetik fırtınalar ya da güneş patlamaları ile birlikte olduğunu göstermektedir. Güneş-merkezli bakışla çeşitli gezegen dizilimler (geometrik açıları) güneş aktivitelerinin ve-veya jeomanyetik aktivitenin artış gösterebileceği bir süreçte olduğumuzu gösteriyor.
Güneş-merkezli Gezegen Dizilimleri
Güneş-merkezli bakışla etkin gezegen dizilimlerinin oluşacağı bir süreçte ilerlediğimizi görüyoruz. Dolunaya yakın tarihlerden itibaren ele alır incelersek:
16 Mayıs’tan itibaren Mars-Jüpiter kavuşumunun iyice yakınlaştığını ve bu ikilinin Satürn ile karşıtlığının iyice etkinleşeceğini görüyoruz. Astrolojik tabiriyle Mars, Satürn’den aldığı ışığı (enerjiyi) Jüpiter’e iletecek. Mars-Jüpiter güneş-merkezli kavuşumu 19 Mayıs 2011 tarihinde kesinleşiyor.
17 Mayıs’taki dolunay esnasında Dünya-Venüs arasında üçgen açı oluşacak olması, barışçıl duygu ve davranışların, toplu meditasyon ve duaların etkisinin ÇOK GÜÇLÜ olacağını düşündürüyor. Böyle gergin ve stresli zamanlarda bu türde topluca girişimlerin önemine yürekten inanıyorum.
19 Mayıs’ta Güneş-Neptün karesi etkinleşiyor. Aynı tarihte Venüs-Uranüs kavuşumunun etkisi devreye giriyor.
20 Mayıs’ta Venüs-Uranüs kavuşumu kesinleşiyor ve bu kavuşumun ardından Venüs, Uranüs ile Plüton arasındaki dik açının etkisini aktifleştiriyor. Astrolojik olarak bu duruma tetikleme deniliyor.
21 Mayıs’tan itibaren Merkür, Neptün ile kavuşuma iyice yakınlaşıyor ve Dünya ile dik açıya ilerliyor. Bu tarihte Dünya Toliman yıldızıyla birleşiyor. Bu yıldız öğrenme, eğitim, tinsel gelişim ve hayat dersleriyle ilişkilendirilir. (Yermerkezli bakışla Güneş de Alcyone yıldızıyla birleşiyor. Bu yıldız Pleiades yıldız kümesine aittir, acımasız yargıyla, öngörü ve gizemli yeteneklerin yanı sıra ilahi takdirle bağdaştırılır. Astrolog Bernadette Brady’e göre Pleiades birçok kadim kültür tarafından ölümle ve ölülerin yargılanmasıyla ilişkilendirilmiştir. Bu konumlanma her yıl 20-21 Mayıs tarihinde oluşmaktadır internette dolaşan 21 Mayıs 2011 yargı günü iddiasıyla bir ilişkisi yoktur.)
22 Mayıs’ta Merkür’ün Neptün ile kavuşumu, Dünya ile dik açısı kesinleşiyor ve Venüs de Plüton ile dik açısını kesinleştiriyor.
SimSolar astronomi programına göre 19-21 Mayıs tarihleri arasında Jüpiter-Mars-Venüs-Merkür-Dünya birkaç derece toleransla hizalanıyorlar. Ayrıca Venüs-Uranüs-Güneş hizalanması oluşuyor.
Kısacası 16-21 Mayıs arasındaki birkaç günlük süreçte gökyüzündeki bütün gezegenlerin birbirleriyle kavuşum-karşıt-kare açılarda bulunduğunu görüyoruz. Pek çok araştırmacıya ve özellikle de gezegen dizilimlerinin güneş ve yer manyetik alanı üzerindeki etkilerini inceleyerek bu konuda öncülük etmiş bilim insanı John Nelson’a göre, güneş-merkezli bakışla çok sayıda gezegenin 0-90-180 derecelik dizilimlerde olması, güneş aktivitelerinde artışa ve-veya yer manyetik alanında türbülanslara işaret ediyor. Jeomanyetik fırtına olarak da tanımlanan etkin manyetik türbülans civarındaki tarihlerde, insan ilişkilerinde huzursuzluklar, sosyal ve kültürel çalkantılar, doğal afetlerde artış olduğu biliniyor.
Yukarıdaki gezegensel dizilimleri özetlersek, 16-22 Mayıs 2011 tarihleri arasında etkin doğal afetlerin yaşanması olasılığı da oldukça fazla. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, doğal afetler riskinin fazla olduğu yerler: Amerika, Japonya, Yeni Zellanda, İzlanda, Çin ve en çok da Endonezya. Bu bölgelerde deprem, tsunami, zarar verici yağış ve sel basması, olumsuz hava koşulları ve kasırgalar veya özellikle de etkileri geniş kitleye yayılması muhtemel etkin volkan aktivitesi oluşabilir (Bilhassa Endonezya astroloji haritası volkan aktivitesini düşündürüyor). Ayrıca huzursuzluk ve gerginliğin tırmanması, terör ve şiddetin artması olasılığı da çok güçlü!
Ne Yapabiliriz?
Peki biz ne yapabiliriz? Öyle ya, tüm bunları öngörmemizin ne faydası var?
Bunları öngörmemizin bireysel olarak çok faydası olduğu gibi, kolektif olarak (yani topluca) yapabileceğimiz çok şey var…
Bunları öngörmemiz sayesinde nasıl bir dönemden geçmekte olduğumuzu idrak edebilir, bu dönem için gerekli önlemlerimizi alabilir, kendimizi duygusal, fiziksel ve zihinsel olarak gelişmelere hazırlayabilir, oluşabilecek muhtemel negatif etkileri körüklememek için daha bilinçli davranabilir, hatta bu etkileri yaratıcı çözümler üretmek için birer fırsat olarak değerlendirebilir, böylece hayat kalitemizi iyileştirebiliriz.
Her birimiz kendi çapımızda ve kolektif olarak gayret göstermeliyiz. Dünyamıza, doğaya ve birbirimize nasıl davrandığımız her şeyi etkiliyor. İnsan düşünceleri ve duyguları, senkronize olduğunda, güneş aktivitelerini ve dolayısıyla jeomanyetik alanları etkileyebilir görüşüne katılıyorum.
Yapılan istatistikler, dünya barışı için yapılan meditasyon ve duaların güneş aktivitesini belli bir oranda azaltabildiği göstermektedir. Son zamanda kolektif düşünce gücü üzerine çalışma yapmış pek çok araştırmacı, kalabalık insan gruplarının bilerek oluşturacağı uyumlu dalga alanının gezegensel enerji ve manyetik enerji alanları ile iletişime geçerek bu alanları etkileyebileceğini ve alan ortamındaki kolektif bilince pozitif etki yaratacağını söylemekteler.
İşin daha bireysel tarafından bakarsak, Ay’ın duygularımız ve bedenimiz üzerindeki etkilerini de göz önüne alarak, önümüzdeki yakın süreçte sağlığımıza dikkat etmeli, günlük ilişkilerimizde dikkatli adımlar atmalı, sağduyulu hareket etmeliyiz. Gergin duygusal çıkışlar yapma riskine karşı kendimizi frenlemeli, gergin ve karmaşa enerjisi taşıyan ortamlardan uzak kalmalıyız.
Sevgi alışverişinin bağışıklık sistemimizi güçlendirdiği söylenmektedir. Sağlığımızı korumanın, bireysel ve toplumsal olarak şifalanmanın en güzel yollarından biri, sevgi bağımızı güçlendirmektir. Sevgi alışverişinin yarattığı yüksek frekans, yaşamsal enerjinin frekansını olumlu yönde etkiler. İnsan, hayvan, bitki, araba, masa, bilgisayar olsun, canlı veya cansız şeylere sevgimizi yansıtmamız bile, titreşimimizi arttırmamızı sağlar. Bizi bir arada tutacak, sevgi bağı, neşe ve mutluluk yaratacak organizasyonları arttırmamız, stres ve gerginlikleri daha rahat aşmamıza imkan sağlayacaktır.
Hasıl-ı Kelam
Merkür, Mars ve Venüs’ün Boğa burcunda kavuşum yaparak yakın ilerleyeceği Mayıs ayı boyunca huzur ve güvenlik arzusunun maksimumda olacağını, yazıda belirttiği sebeplerle doğal afetlerin artması riski bulunduğunu söyleyebiliriz. Ama gerek yer-merkezli, gerekse güneş-merkezli bakışla çeşitli oluşacak gezegen dizilimlerinin kıyamet alameti olduğu veya 21 Mayıs 2011 tarihinin bir nevi yargılama sürecinin başlangıcını işaret ettiği gibi görüşlere KESİNLİKLE KATILMADIĞIMI altını çizerek belirtiyorum. Astrolojik olarak bu ay içerisinde Türkiye’de büyük felaket ve yıkıma sebep olacak etkin bir deprem de beklemiyorum.
Hasıl-ı kelam: NO PANİK!
Öner DÖŞER
12 Mayıs 2011, Perşembe
ASTROLOJİ OKULU, Caddebostan