Kadınlar, 1900’lü yıllara kadar en uygar toplumlarda bile, ikinci sınıf yurttaş konumlarını kabul etmişlerdi. 19. yüzyılın sonlarında kadınların oy verme hakkına kavuşabilmesi konusu, kadın hakları hareketi için önemli bir aşama olmuştu. Ama kadın hakları konusunun vurgu kazandığı zamanlar biraz daha gerilerde, 1800’lü yılların ortalarına başlamıştı. 1848 yılı, Seneca Falls Kadın Hakları Kongresi’nin de ortaya çıktığı yıldı. Bu hareket, bugünkü kadın hakları hareketinin başlangıcı “bir bilinç dönüşümüne ve özneleşme” hareketine yol açan bir girişimdi. 1848’de, Cady Stanton ve bir başka kadın hakları savunucusu olan Lucretia Mott, New York’un Seneca Falls kasabasında, dünya tarihinde ilk kez, bir kadın hakları kongresi düzenlediler. Kongreye katılan temsilciler, kanun karşısında erkeklerle eşit haklar, oy kullanma hakkı, eğitim ve istihdamda fırsat eşitliği talep eden bir bildiri yayınladılar. 1848’i takip eden on yıl, radikal uluslar arası feminist hareketi vardı. Pek tabii ki, gökyüzünde bu gelişmeleri işaret eden ilginç senkronizasyonlar da vardı. Dişil prensibi temsil eden gezegenlerden biri olan Neptün, yöneticisi olduğu Balık burcuna henüz geçiş yapmıştı ve ayrıca özgürlük ve radikal çıkışların göstergesi Uranüs, dönüşümü temsil eden Plüton’la, cesur girişimleri ve öncü adımları temsil eden Koç burcunda kavuşum yapmaktaydı.
Venüs gezegeninin üst oktavı olan Neptün, dişil arketiple ilişkilidir. Yöneticisi olduğu Balık burcu da dişil bir burçtur ve Neptün Balık burcuna 2011 yılında bir müddet için, 2012 yılında ise artık 2024 yılına kadar bu burçta kalacak şekilde tamamen geçiş yapacaktır. Neptün’ün Balık burcuna bir önceki geçişi 1848 yılında olmuştu. Daha önce de bahsettiğim gibi, kadın hakları konusunda ortaya çıkan bu hareketi sadece Balık burcuna geçiş yapan Neptün’le açıklayamayız. Dönüşüm Zamanı kitabımda, gezegen döngüleri bölümlerinde, kadın hakları konusunun Uranüs-Plüton döngüsüyle ilişkisini tespit etmiştim. Şimdi hem Neptün’ün Balık burcuna geçişi, hem Uranüs-Plüton gezegenlerinin ikili döngüleri içerisinde bulunmamız, hem de Venüs’ün 21 Aralık 2012 haritasında odak noktasında bulunması, kadın hareketlerini bu sürece damgasını vuracak olarak görmek için haklı nedenlerimizdir.
Şu anda içinde bulunduğumuz ve 2012 yılına dek etkin olacak Satürn-Uranüs döngülerinde de, gerek insan hakları, gerekse kadın hakları konusunda önemli adımlar atılmıştır. Satürn, toplumun kabul ettiği ve değiştirmek istemediği genel geçer kuralları; Uranüs ise, gelişmek için kuralların modernize edilmesi gerekliliğini sembolize eder. Satürn-Uranüs açıları, muhafazakarlığa karşı çıkışla ilgilidir. 2012 yılında gireceğimiz Uranüs-Plüton ilk dördün fazında, feminist hareketler daha da belirginleşecektir. Astroloji’de Plüton sömürü ve baskı uygulamayla; Uranüs ise, insanoğlunun baskı, zulüm ve sömürü getiren bu düzene karşı çıkma eğilimiyle ilişkilendirilir. Uranüs-Plüton karesinin etkisini arttırmaya başlayacağı 2011 yılında, dünya genelinde işçilerin, emekçilerin, sömürülen zümrelerin, sokakta tacize uğrayan, evde köle gibi çalıştırılan, töre cinayetlerine kurban giden kadınların hak arama, mücadele alanlarına çıkma eğilimleri giderek artacaktır.
2012 yılında, 1960’larda ortaya çıkan konularda bir paradigma değişimi meydana gelecektir. 1960’larda başlatılan insan hakları, özgürlükler, kadınların toplumdaki yeri, çocukların eğitimi, cinsel yaşam, inançlar, tüketim, şifalandırma teknikleri, ekolojik fikirler, teknolojik globalleşme gibi konuların acil bir şekilde yeniden ele alınması gerekecektir. Kadınların toplumdaki yeri konusu, diğer konu başlıkları arasında önemli bir yer tutacaktır. Günümüzde, birçok kadının kendi mesleği ve ekonomik gücü var. Fakat feminen değerlerin topluma entegrasyonunun henüz istenilen düzeyde olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle de geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde durum, daha da vahimdir.
İnançlar konusunda da, yeni dönemin belirlenmesinde kadınların rolü çok önemli olacaktır. Erkeklik egosu, iradeyi Yaradan’a teslimiyet aşamasında engelleyici rol oynamaktadır. Bu nedenle, Yeni Çağ’a geçişte, kadınlar sahnede olmalıdır. Erkek egemen kilisenin inançlar konusunda önemli bir reforma gitmesi, geri planda kalan kadınları dengeye getirmesi gerekecektir. Bu konuda ayrımcılık devam etmektedir. Örneğin İngiliz Kilisesi, kadın rahiplerin papazlığa atanma isteklerini reddederek, ayrımcı ve cinsiyetçi tavrını sürdürmektedir. 2012 sürecinde kadınlar, Katolik kilisesinin erkeği öne çıkaran sistemine karşı çıkacaktır. Bu ve benzeri konularda, kadının toplumsal alandaki rolünde ciddi anlamda yeniden yapılanmalar bekleyebiliriz. Ülkemizin, bu konuda önemli adımlar atan öncü ülkelerden biri olması en büyük dileğimizdir.
KADER’den " 275 kadın milletvekili " kampanyası
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KADER) 12 Haziran 2011’de yapılacak milletvekili genel seçimlerinde daha çok kadının aday gösterilmesi, daha çok kadının milletvekili olabilmesi için başlattığı "275 Kadın" kampanyasını düzenlediği bir basın toplantısıyla tanıttı. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17163700.asp
Geçen haftanın gündemine düşen bu haber 28 Ekim 2010 tarihinde yazdığım ve yayınladığım İyi ki Doğdun Türkiye’m yazısının ana teması ile örtüşüyor ve ben girişilen bu önemli hareketin beklenenden daha fazla ses getireceğini düşünüyorum. 21 Mart’ta gerçekleşecek Koç Giriş haritasını Ankara’ya göre düzenlediğimizde Ay’ın Tepe Noktası’na düştüğünü ve başarı elde etmede önemli bir Spica ile paralel olduğunu görüyoruz. Bu da bu konudaki görüşlerime destek veriyor.
İyi ki Doğdun Türkiye’m yazımda konuya odaklandığım bölümü aşağıda okuyabilirsiniz. Bu vesile ile tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum…
Kadınlarla İlgili Konular Dikkat Çekiyor!
“Öte yandan, 12. evde olması ve aldığı açılar yüzünden zor durumda olan Ay’ın Yengeç burcunda güçlü olması ve çok önemli yıldızlardan biri olan Sirius ile birleşiyor olması da hemen göze çarpıyor. Mısırlılar tarafından “Aşırı Sıcak” ya da “Parlayan” olarak bilinen bu yıldız, en muhteşem yıldızlardan biridir ve dünyevi olanı kutsala dönüştürme yetisine sahiptir. Sıradan olanı büyüleyici kılabilir. Astrolog Bernadette Brady’e göre bu yıldız büyük sonuçlar doğurabilecek küçük hareketlere yol açar. Bu, birey açısından olumlu olabilir ya da bireyin ihtiyaçları topluluk uğruna feda edilebilir. Peki bu denli etkin sonuçlar ortaya çıkartabilecek toplumsal figür (Ay) acaba kimdir? İyi yazma ve konuşma yeteneğine sahip (Merkür üçgeni) ama ortaya çıkması engellenen veya henüz bekletilen (Satürn karesi) biri midir? İşte kafamı kurcalayan sorular bunlar oldu ve uzunca düşündüm bu yazıyı hazırlarken…
Ay, genel olarak toplumda önem taşıyan kadın figürlerini temsil eder. Ay’ın 12. evdeki durumu, bu etkin figürün henüz çok görünür durumda olmadığını düşündürmektedir. Zira 12. ev gizli ve üstü örtük şeyleri temsil eder. Bu önemli figür, küçük bir hareket yapsa da, büyük sonuçlar doğurabilecektir. Pek tabii ki buradaki Ay’ı genel olarak “kadınlar” anlamında görebiliriz ve genelleme yaparak “büyük sonuçlar ortaya çıkartacak kadın hareketleri” olarak değerlendirebiliriz.
Gerçekten de dişil enerjinin eril enerji ile dengeye gelmesi gereken bir süreçteyiz ve doğal olarak bu kadınları ilgilendirmektedir. Umarım kadınlarımız bu yıl artık daha ön planda olurlar ve toplum adına etkin ve olumlu sonuçlar yaratacak hareketleri aktive ederler. Kadınların siyasette daha fazla yer almasından yana olduğumu her fırsatta vurguluyorum. Kadınların daha etkin bir şekilde devreye girmesi, pek çok sorunumuzun üstesinden gelebilmemize kapı açacaktır. Pek çok konunun yanı sıra, özellikle de terörün bitmesi konusunda.”
Öner DÖŞER
7 Mart 2011, Pazartesi
ASTROLOJİ OKULU