Yakınlaşan Ekonomik Kriz III. BÖLÜM
Önceki bölümde, değişken burçlardaki T-kare açı kalıbının elemanlarına odaklandık ve bu gezegenlerin birbirleriyle stresli açılarının olduğu önceki dönemlerle ekonomik krizleri karşılaştırdık. Bu bölümde biraz daha farklı bir alandan bilgi alacağız. Güneş lekesi döngüleri, gezegen döngüleri arasındaki bağlantıları, güneş lekesi döngüleriyle dünya ticaretindeki değişimler arasındaki ilişkiyi inceleyeceğiz. Ardından, önümüzdeki dönemde bizi ekonomik anlamda nelerin bekliyor olduğu yönünde bazı tahminlerde bulunacağız. Tabii gezegen döngüleri ve güneş lekelerindeki değişimlere dayanarak…
Güneş lekesi döngüsü ve dünya ticareti
Yapılan araştırmalar, güneş döngülerinin ticaret döngüleriyle ve piyasalardaki değişimlerle ilişkili olduğunu göstermektedir. Günümüzde pek çok araştırmacı, güneş aktivitesi döngüsünün 11 yıllık Jüpiter döngüsüyle örtüştüğünün, güneş lekesi döngüsü başlangıç ve bitişlerinin Jüpiter-Satürn döngüsüyle ilişkili olduğunun farkındadır. “Scientific Basis of Astrolojy” kitabının yazarı olan Percy Seymour, 1990’lı yıllarda gezegen dizilimlerinin ve bu dizilimlerin Güneş ile oluşturduğu bazı geometrik dizilimlerin güneş lekeleri ve şiddetli güneş aktivitelerinin oluşmasında rolleri olduğunu öne sürmekteydi. İngiliz astronom Seymour’a göre Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün, Güneş’in manyetik alanının değişmesine ve bir yönden diğerine dönmesine neden olmaktaydı. (Dr. Percy Seymour, The Scientific Basis of Astrology, St. Martin’s Press, sayfa 264) Bu gezegenlerin birbirlerine göre önemli geometrik konumları (kavuşum, kare, üçgen, karşıt açıları), güneş lekesi döngüleriyle örtüşmektedir. Ticari döngüleri takip edenler, bu gezegenlerin döngülerinin ticari değişimlerle ilişkili olduğunu bilirler.
19. yüzyılın ekonomi alanındaki en başarılı tahminlerinin beklendiği gibi bir ekonomist tarafından değil, İngiliz astronom Sir William Herschel tarafından yapılmış olması çok dikkat çekicidir. Herschel, güneş lekesi sayısı ile buğday fiyatları arasındaki ilişkiyi saptamış, güneş lekesi sayısının düşük olduğu zamanlarda buğdayın daha kıt ve dolayısıyla fiyatının yüksek olduğunu; güneş lekesi sayısının arttığı dönemde ise ekinlerin bollaştığını ve dolayısı ile fiyatlarının düştüğünü fark etmişti. Bu kriter üzerinden yola çıkan Herschel 1798-1813 yılları arasındaki güneş lekesi sayısına dayanarak ekin fiyatlarının düşüş ve artış göstereceği zamanları doğru saptadı.(LCdr. David Williams, Financial Astrology, American Federation of Astrologers, 2004, sayfa 11)
Güneş lekesi döngüsü ile iş dünyası ve ekonomik gelişmeler arasındaki bağlantıların kurulması 1875 yılında İngiliz ekonomist Jevons’un ekonomik değişimlerle ilgili istatistiki veriler hazırlamasından sonra daha da hızlandı. The Solar Period and the Price of Corn,Bristol Meeting, British Association, 1875). Daha sonraki yıllarda Kolombiya Üniversitesi profesörü H. L. Moore (Economic Cycles, Their Law and Cause), Louise McWhirter, Garcia-Mata ve Shaffner (Garcia-Mata C. & Shaffner, F.I. “Solar & Economic Relationships.” Quarterly Journal of Economics (November, 1934) gibi isimler bu konudaki istatistiksel çalışmalarına devam ettiler ve tarihteki ekonomik krizler ve güneş lekelerinin maksimuma ve minimuma ulaşma dönemleri arasındaki bağlantılar konusunda istatistikler yapılmaya devam edildi.
1940’ların sonlarında bir mühendis olan John Nelson’un gezegenler arası açı kalıplarını inceleyerek şiddetli manyetik fırtınaları tahmin etmesi ardından (John Nelson, Cosmic Patterns, Sacred Science Institute), gezegen döngülerinin iş ve ekonomi dünyasıyla bağlantısı üzerinde çalışmalar yapıldı. Jüpiter-Satürn ve Uranüs gezegenleri arasındaki açıların ve gezegen döngülerinin iş dünyasında olup bitenlerle %68 oranında bir korelasyon gösterdiği saptandı. Böylelikle 1949-1950 yıllarında iş dünyasında bir gerileme yaşanacağı önceden tahmin edildi. (LCdr. David Williams, Financial Astrology, American Federation of Astrologers, 2004)
1947’de Harlan True Stetson (SunSpots in Action, The Ronald Press Company, NY, 1947), 1965’te Charles Collins (“Effects of Sunspot Activity on the Market.”Charles J. Collins, Financial Analysts Journal (Nov/Dec 1965) ve 1968’den itibaren Edward Dewey (Cycles, The Mysterious Forces That Triger the Events, Hawthorn Books, Inc Publishers, NY; Economic and Sociological Phenomena Related to Solar Activity and Influences, Cycles, September 1968) borsa ve ticaret aktivitelerinin güneş lekeleriyle arttığını ve 11 yıllık döngülerle ilişkili olarak dalgalandığını fark ettiler; endüstri ve tarım üretimleri de benzer şekilde etkileniyordu.
1979’da Thomas Rieder, 1982’de LCdr. David Williams (LCdr. David Williams, Financial Astrology, American Federation of Astrologers, 2004)ekonomik döngülerle gezegen döngüleri ve güneş aktiviteleri arasındaki ilişkiyi yazan kitaplar yayınladılar. Bu kitaplarda verilen bilgilerden bir genelleme yaparsak: gezegensel açıların çoğu pozitif olsa ve düşük güneş lekesi aktivitesi olsa piyasalara olan net etki nötr olacaktır, negatif gezegen aktivitesi ve yüksek Güneş lekesi sayısında da böyledir. Gezegen açıları bütünde pozitif olduğunda ve Güneş lekesi aktiviteleri yüksek olduğunda ise piyasaların çarpıcı bir şekilde yükselmesi beklenir. Tam tersine düşük güneş lekesi aktivitesi ve negatif gezegen açıları birlikte olduğunda piyasalar düşecektir. (2016 yılında olacağı gibi)
Son 80 yıllık tarihe bakıldığında Güneş lekesi sayısı ile Amerikan GDP ve Dow Jones Endüstriyel Ortalaması arasında bağlantı gözlemlenmiştir. Güneş lekesi sayısı ile global ısı değişimleri ve uzun-dönemli hava değişimleri arasındaki bağlantının fiziksel, sosyal ve ekonomik faktörlere de etkisi vardır. Gerek politik ve gerekse ekonomik olaylar güneş lekesi enerjisindeki dalgalanmalarla ilişkilidir. Güneş lekesi aktivitesi dünya üzerindeki iklimi etkiler, bu da sonuçta ekonomiyi etkiler ama güneş aktivitelerinden yalnızca iklim etkilenmez, aynı zamanda ruh halimiz, sağlığımız, çevremiz ve daha birçok faktör birlikte etkilenir.
Bunun fark edilmesinden sonra, ekonomik değişimlerin insan psikolojisiyle ilişkili olduğu konusunda çalışmalar yapılmıştı. İnsanın iyimserlik-kötümserliğindeki dalgalanmaların iş dünyasındaki dalgalanmayla ilişkili olduğunu düşünen bazı bilim insanları bunun güneş aktiviteleriyle ilişkili olabileceğini de fark etmekte gecikmediler. Bu konuda araştırmalar yapan Dr. Ellsworth Huntington’a göre (Mainsprings of Civilisation, 1945; The Matamek Conference on Biological Cycles, Science, Friday September 4, 1931) Güneşteki değişimler sadece Dünya’yı değil, aynı zamanda insan sağlığını ve davranışlarını da etkiliyordu. Simeon Hutner Güneş aktivitesinin ticareti etkilemesinin ardındaki nedenin insanların güneş ışınlarına iyimserlikle ya da kötümserlikle cevap vermeleri olduğunu düşünüyordu. İyimserlik döneminde borç alınıyordu ve kötümserlik döneminde kredi verenler paralarını geri almak için baskı yapıyorlardı. (LCdr. David Williams, Financial Astrology, American Federation of Astrologers, 2004, sayfa 93)
Son dönem araştırmacılarına göre her solar maksimum periyodu sonrasında ekonomik resesyon görülüyordu. Tarihsel perspektiften bakıldığında, solar maksimum sonrasında insan kayıtsızlığı artıyor, daha barışçıl bir süreçte olunuyordu. Bunun aksine solar maksimuma, daha doğrusu tam doruk dönemine girilirken agresyon artıyordu. İnsanlar daha heyecanlı, aktif ve aksiyon almaya yönelik davranıyorlardı. Bu dönemde enflasyon artıyor, stok piyasası kazanımlarında da artış oluyordu. Güneş aktivitelerinin arttığı ve doruk yaptığı zamanlar enflasyonun yükseldiği dönemlerle de bağlantılıydı. Ayrıca Güneş aktivitelerinin maksimumda olduğu zamanlarda stoklarda da doruk görülüyordu. Bazı araştırmacılar her güneş döngüsü minimumumda alım yapıp, 3-5 yıl sonraki maksimum döneminde satış yapmanın %70 kar sağladığını gözlemlediklerini belirtmektedirler. Bir sonraki bölümde göreceğimiz gibi çalışmalarında güneş lekelerini dikkate alan pek çok finansal astrolog gezegensel etkileri de göz ardı etmemekte, olumlu gezegensel açıların piyasaları olumlu etkilediklerini ifade etmektedirler.
Güneş aktiviteleri ve gezegensel döngülerin dünya ticareti, stok piyasası üzerindeki etkilerini inceleyen çok sayıda makale yayınlanmıştır. Geçtiğimiz yüzyılda gerçekleşen güneş periyotlarıyla stok piyasalarda yaşanan krizleri karşılaştıran John Hampson, stok piyasasında oluşan panik dönemleri ve krizlerin güneşin minimum dönemine iki yıl yakınlıkta gerçekleştiğini fark etmiştir.Hampson’un Trading the Sun başlıklı makalesinde http://www.marketoracle.co.uk/pdf/Trading_The_Sun.pdfverdiği bilgiler şöyle:
1901 yılında stok piyasasında panik vardı, güneş minimumu Şubat 1902’de gerçekleşmişti.
1914’te finansal kriz vardı, güneş minimumu Ağustos 1913’te gerçekleşmişti.
1921’de stok ve mal piyasasında kriz vardı, güneş minimumu Ağustos 1923’te gerçekleşmişti.
1952’de mal piyasasında kriz vardı, güneş minimumu Nisan 1954’te gerçekleşmişti.
1964’te Sterling krizi vardı, güneş minimumu Ekim 1964’te gerçekleşmişti.
1987’de Kara Pazartesi yaşanmıştı, güneş minimumu Temmuz 1989’da gerçekleşmişti.
1997’de Asya krizi vardı, güneş minimumu Mayıs 1996’da gerçekleşmişti.
1932, 1942, 1975’te oluşan krizler de güneş minimumu dönemlerine denk gelmişti: Eylül 1933, Şubat 1944 ve Haziran 1976.
2008 yılında gerçekleşen son büyük kriz, güneş minimumu döneminden hemen sonra olmuştu (2007)
Peki ya şimdi?
John Hampson’un verdiği bilgilerde de gördüğümüz gibi güneşin minimum döneminden kısa bir müddet önce (2 yıl civarı) stok piyasasında panik ve kriz yaşanabiliyor. 2012 yılında beklenen maksimum, gecikmeli olarak 2013 yılında gerçekleşti ve maksimum sürecini tamamlamakta, minimum sürecine doğru ilerlemekteyiz. Genel beklenti güneş minimumunun 2017 yılında başlayacağı ve bu kez uzun sürebileceği yönünde. Güneşin maksimumu geciktiği gibi minimumda da gecikirse bu tarih 2018’e kayabilir. Bu tarihlerden geriye gidersek, global finans krizi riskini 2016 yılı civarını buluruz.
Daha önce de belirttiğim gibi, Jüpiter-Satürn döngüleri ekonomik gelişmelerle ilişkilidir ve bu ikisi arasında uyumsuz açı oluştuğu dönemlerde ekonomik daralmalar ve krizler görülür. 1600’lü yıllardan bu yana gerçekleşen önemli finansal kriz dönemleri incelendiğinde bu iki gezegen arasında majör açı olduğu görülür. Örneğin 1637 yılındaki kriz döneminde Jüpiter-Satürn dik açıda, 1857 yılındaki kriz döneminde Jüpiter-Satürn yine dik açıda, 1929 yılındaki kriz döneminde Jüpiter-Satürn karşıt açıda imiş!
Satürn-Neptün gezegenlerinin döngüleri de bazı ekonomik kriz dönemleriyle örtüşmekte olduğundan bahsetmiştik. Satürn prensip olarak sağlama alma, ayağını yere basma arzusunu temsil eder. Dünyevi garantilerle, iş dünyasıyla, çalışma prensipleriyle ilişkilidir. Neptün ise insanı dünyevi garantilerden uzaklaştıran, güvence arzusunu çözen, sorumluluklardan ve yüklerden kurtulma arzusu yaratan doğadadır. 2008’deki ekonomik kriz öncesinde, 2007 yılında Satürn-Neptün karşıt açıda imiş.
Şimdi tekrar başa dönelim. 2016 yılı boyunca Satürn ve Neptün gezegenleri kare açıda olacaklar. Finans gezegeni Jüpiter de bu ikiliyle kare ve karşıt açıda olacak. Jüpiter-Satürn-Neptün gezegenlerinin oluşturacağı ve astrolojide t-kare olarak ifade edilen geometrik form 2016 yılı boyunca etkin olacak. Bu durum, 2016 yılının ekonomik anlamda bir “kriz yılı” olacağını işaret ediyor. Güneşin minimum dönemi ile birleştirince, taşlar daha da yerine oturuyor! Hem güneş minimumuna doğru ilerliyoruz ve hem de dönemsel gezegen döngüleri bize bunu gösteriyor…
Konuyu gezegenlerin psikolojisi açısından ele aldığımızda, Satürn’ün doğası gereği temsil ettiği depresif ruh hali, kötümserlik, izolasyon hissi, güvensizlik, kaygı eğilimi; Neptün’ün doğası gereği temsil ettiği istikrarsızlık, aşırı hassaslık, vesvese, içe kapanma, kargaşa, fobiler, gerçek dünyadan tatmin duymama, gerçeklerden kaçma, duygusal güvensizlik, desoryantasyon gibi ruh halleriyle birleştiğinde, insanların piyasaya ve yatırım yapmaya yönelik ilgisinin iyice azalacağını düşünebiliriz. Bu ikiliye kare ve karşıt açı yapan Jüpiter, hem bu ruh hallerinin, hem de içinde bulunduğu Başak burcunun endişeli ve vesveseli ruh halini tetikleyebilir. İnsanlar risk almak yerine, kılı kırk yararak, ince eleyip sıkı dokuyarak ancak çok güvenilir alanlara yatırım yapmayı tercih edebilirler. Balık burcundaki Neptün geri çekilme, Yay burcundaki Satürn, risk alma arzusunu bastırma eğilimi yaratabilir.
Satürn dikkatlice risk almaya yöneliktir. Gözü kara riskler almaz. Etrafta olan biten endişe verici durumlar karşısında geri adım atmaya meyillidir. Şüphecidir. Kontrollüdür. Hevesli ve atılgan değildir. Yay burcunun risk almaya yönelik, maceracı, gelecekten umutlu, iyimser yapısını bastırmaktadır. Kendini güvenceye alma güdüsü güçlüdür. Ayağını yere sağlam basmak ister. Ama Neptün ile uyumsuz açılarında zemin kaygandır. Satürn, gizemli Neptün ile karşılaştığında, ekonomik istikrarının tehlikede olduğunu hisseder. Öngörülebilen bir geleceğe ihtiyaç duyan Satürn, müphem ve hiçbir şeyin belli olmadığı bir gelecekle başa çıkamaz. Kendini güvende hissetmez. Etrafında güvenliğini tehdit eden şeyler olduğunda, ortamdan izole olur. İçe çekilir. Kapanır. Ticari ifadesiyle, kepenkleri kapatır.
Yatırımcıları caydıracak risklerden biri de giderek artan terör endişesi olabilir. Terör endişesi, turizm, uluslararası seyahatler başta olmak üzere bazı sektörleri fena halde vurabilir. Havaalanları, seyahat acenteleri zarar görebilir. Terörün çirkin ve tehditkar yüzü, insanları eğlence için tatile çıkmaktan vazgeçirebilir. İnançları, idealleri, ideolojileri uğrunda şiddetten kaçınmayan öğütler, kişiler nereden geleceği belli olmayan (Geri hareketteki Mars) şiddet ve eylemlerle bulunabilir.
Uzun bir dönem Yay burcunda hareket edecek olan Mars finansal ve iş astrolojisinde imalatçıları temsil eder. Mars’ın Yay burcunda gerileyecek olması, ilkbahar aylarında (Özellikle Nisan’ın ikinci yarısından itibaren) imalat sanayiini vurabilir. Ürettikleri malları uluslararası pazarlarda satmaya çalışan şirketler ve kişiler büyük problemlerle karşılaşabilir. İş astrolojisinde Mars girişim arzusu ve risk alma kabiliyetini temsil eder. Mars’ın geri harekette olduğu dönemlerde girişim arzusu azalır, hareket etmekten kaçınma, geri çekilme eğilimi artar. Risk almaktan geri adım atılabilir. Böyle olunca global piyasalarda tutukluk görülebilir.
Diğer bir endişe de savaş endişesidir. 2016 yılında Yay burcunda uzun dönem kalacak ve Satürn ile yakın olacak Mars, fanatik saldırıları ve terör riskini, savaş riskini ve endişesini de tetikleyecek gibi gözükmektedir. Ne olacağının bilinmediği bir ortam oluşursa, piyasalar işlem yapmakta isteksizleşebilir. Satürn-Neptün açılarında isteksizlik ve düşük motivasyon söz konusudur ve umutlar gezegeni Jüpiter’in de işin içerisine girmesi bunu arttırabilir. Öte yandan, geleceğe yönelik umutları temsil eden Jüpiter, idealler ve hayalleri temsil eden Neptün, her ikisi de Satürn’den blokaj almaktadır. Tüm bu faktörleri bir araya getirirsek, 2016 yılının ekonomik depresyonun ayak seslerini gür bir şekilde duyacağımız bir yıl olduğunu öngörmekte haksız sayılmayız…
Ekonomik kriz ne zamana kadar sürecek?
2013-2014 yılında öncü burçlar olan Yengeç, Koç ve Oğlak burçlarında Jüpiter-Uranüs-Plüton gezegenleri arasında bir t-kare açı kalıbı oluştu ve bazı zamanlarda Mars da bu t-kareyi tetikledi, Büyük Kare açı kalıbına dönüştürdü. Ekonomik anlamda hırpalanmayı beraberinde getirse de öncü burçlarda oluşan bu açı kalıbı, inisiyatif almak, harekete geçmek, risk almak gibi bir niteliğe sahip olduğu için, mal ve sermaye piyasaları hareketliydi. İşlem hacmi yüksekti. İnsanlar iş girişimlerinde bulundular, risk aldılar. Bu dönemde güneş aktiviteleri de maksimumdaydı. Yani kitlesel heyecan yüksekti, insanlar harekete geçmeye, değişiklik yapmaya, risk almaya istekliydi.
Öncü burçlarda Uranüs-Plüton arasındaki kare açının sonuncusunu (yedincisini) 17 Mart 2015 tarihinde tamamladık. Yazımızda bahsettiğimiz gibi, 2016 yılının en öneli açısı Jüpiter-Satürn-Neptün t-karesi olacak. Bu t-kare açı kalıbı, öncekine nazaran daha pasif, daha çekingen, şartlara adapte olmayı öne çıkaran, kararsızlık ve çözülme enerjisi taşıyan, motivasyonu düşük bir yapı çiziyor. Güneş’in minimumuna doğru ilerlemekte olacağımızdan, 2016 yılı itibariyle harekete geçme ve risk alma konusunda isteksizlik, düşük enerji ve motivasyonsuzluk, tereddüt, çekimserlik ve kararsızlığa çeken bir süreç vurgu kazanabilir.
2012-2015 yılları arasında etkili olan Uranüs-Plüton karesi, Arap Baharını başlatan değiştirici ve başkaldırıcı enerji taşıyordu. Şimdi bunu tamamlamak üzereyiz. Yeni bir devreye giriyoruz. Jüpiter-Satürn-Neptün arasında t-kare açı kalıbı bu döngünün genel karakteristik özelliklerini ermekte. Bu şunu gösteriyor: piyasalar giderek isteksizleşecek. Bunda, giderek azalacak güneş aktivitelerinin de etkisi olacak.
Bildiğimiz Kapitalizmin Sonu
2016-2020 yılları arasında yaşanacağını öngörebileceğimiz muhtemel global finans krizi döneminin ardından, yeni bir ekonomik döngüye giriyor olacağız. 2020 sonlarında devreye giren bu yeni döngünün neler getireceğini 2021 yılında görmeye başlayacağız muhtemelen. Yeni bir ekonomik düzen oluşacak ve bunun oluşabilmesi için belki de mevcut ekonomik sistemin çökmesi gerekiyor. Bu bağlamda en dikkat çekici yıllar 2019-2020 olarak görülüyor!
Belki de hakikaten kapitalizmin sonlarına gelmiş olabiliriz. Şimdilerde Balık burcunda hareket eden Neptün, bundan bir döngü evvel, 1848 yılında Balık burcuna geçiş yapmıştı. O yıllar, Marx, Engels gibi kişiler tarafından kapitalizmin krize giriş dönemi olarak nitelendiriyorlardı ve bir çeşit dünya devrimi dönemi olarak görüyorlardı. Bizim zamanımızda Neptün’ün Balık burcuna geçiş anı haritasında Jüpiter-Satürn karşıt açıdaydılar ve ekonomik anlamda stresli bir döneme girildiğini, adeta Kapitalizmin büyük yaralar alacağı yeni bir döngüye girildiğini işaret etmekteydiler.
Neptün’ün Balık burcundaki geçişini tamamlayacağı yıl 2026. Bakalım o tarihe kadar ekonomik sistemler ne yönde değişecek?O zamana kadarki döngüde ekonomik sistemlerin nasıl dönüştüğüne şahit olacağız, zira yaklaşık o döneme kadar dönüşüm gezegeni Plüton da ekonomiyi ve genel olarak maddi koşulları temsil eden Oğlak burcunda ilerlemekte olacak.
Yeni bir ekonomik düzene-sisteme doğru ilerliyor olabiliriz ve bu bağlamda en önemli yıllar 2019-2020 yılları olacak. Ekonomik sistem ve düzenleri, iş dünyasını ve kurumsal hayatı temsil eden Oğlak burcundan geçiş yapmakta olan Plüton’un yanı sıra 2017 yılı sonunda Satürn de Oğlak burcuna geçecek. 2019 yılından itibaren Oğlak burcunda güneş ve ay tutulmaları da başlayacak. Aşağıda 6 Ocak 2019 tarihinde Oğlak burcunda gerçekleşecek güneş tutulması haritasını görmektesiniz.
Bu haritada Ay ve Güneş’in bir tarafında Satürn, bir tarafında Plüton bulunmaktadır. Bu yerleşim, mevcut ekonomik sistem ve düzenlerin tamamlanıp, yeni bir düzene doğru bir dönüşüme hazırlanıldığını işaret etmektedir. Güney Ay Düğümü de Oğlak burcuna izdüşmekte, mevcut düzen ve sistemlerin bırakılması zamanının geldiğini göstermektedir.
2020 yılının başlarında, Satürn-Plüton kavuşumu çok etkin olacak. 10 Ocak 2020 tarihinde Satürn-Plüton kavuşumuyla eşzamanlı bir ay tutulması meydana gelecek. Bu tutulma haritasına baktığımızda, azaltan ve bıraktıran özellikleriyle tanımladığımız Güney Ay Düğümünün finans gezegeni ve Kapitalizmin genel temsilcisi olan Jüpiter ile Oğlak burcunda kavuşumda olduğunu görüyoruz. Jüpiter zaten Oğlak burcunda zarar gördüğü konumdadır. Güney Ay Düğümü ile kavuşumda olduğunda bir kez daha önemli ölçüde zarar görür durumda olacaktır. Bunu Satürn-Plüton’un Oğlak burcundaki kavuşumuyla birlikte okursak, o dönemin çok önemli finansal testlerden geçilen ve büyük dönüşüm krizlerinin yaşanacağı bir dönem olarak görebiliriz. Aşağıda 10 Ocak 2020 tarihli ay tutulmasının astroloji haritasını görmektesiniz.
2020 yılı sonlarında Jüpiter-Satürn-Plüton gezegenleri Oğlak burcunda üçlü kavuşum yapacak. Bu üçlü kavuşum, muhtemelen bildiğimiz ya da sürmekte olduğumuz ekonomi sistemlerinin sonunu, yeni ekonomi sistemlerine geçişi ve tabii ki Kapitalizmin sonunu sembolize etmektedir. Aşağıda 12 Kasım 2020 tarihinde Jüpiter-Plüton tam kavuşumu anına yönelik çizdirilmiş astroloji haritasını görmektesiniz.
Jüpiter finans, Plüton dönüşüm demektir. Jüpiter Kapitalizm, Plüton yıkım ve yeniden yapılanma demektir. Bu haritada Satürn de diğer ikisi ile kavuşumdadır. Satürn-Plüton, mevcut sistem ve düzenlerin yıkılıp yeniden yapılanacağına işaret etmektedir.
Türkiye’nin de dahil olduğu geç sanayileşen ülkeler hala kapitalizmin yayılma aşamasında oldukları için, paraya dayalı sanayi tipi ekonomi bu ülkelerde olgunluk seviyesine ulaşıncaya kadar hızlı gelişimini sürdürecek. Kapitalizm, en olgun seviyesine ulaşmış ülkelerde ise giderek arka plana geçecek ve kaybolmaya başlayacak. Çünkü para ekonomisi sürekli durgunluk ve krizler yaşayacak ve paraya dayalı üretim sistemi, zaman içerisinde yerini bilgiye dayalı üretim biçimine bırakacak.
Yeni bir ekonomi dönemi
2016 yılı sonlarından başlayan, 2020 yılı sonlarına kadar devam edecek muhtemel finansal kriz ve dönüşüm döneminin ardından, yepyeni bir döneme giriyor olacağız.
21 Aralık 2020’de Jüpiter-Satürn ikilisi Kova burcunun ilk derecesinde kavuşum yapacaklar ve böylelikle yepyeni bir dönemi başlatmış olacaklar. Bu döngünün başlayasıyla birlikte materyalizmin sonunu ilan edecek, yüksek sosyal değerlerin önem kazanacağı bir sürece giriyor olacağız. Bu kavuşum Kova burcunun ilk derecesinde olacağından, sembolik anlamda insanın fikir ve görüşlerinin yepyeni ve taze bir başlangıç aşamasına geçişini gösterebilir. Yeni bir ekonomi dönemi! Aşağıda Kova burcunun ilk derecesinde gerçekleşecek Jüpiter-Satürn kavuşumu anına yönelik çizdirilmiş astroloji haritasını görmektesiniz.
Jüpiter-Satürn kavuşumuyla başlayan bu yeni döngüde, muhtemelen paraya dayalı üretim biçiminden, bilgiye dayalı üretim biçimine geçiş yoğunlaşacak ve temel aracı bilgi olan bilgi ekonomisinin giderek öne çıkacağını gözlemleyeceğiz. Eğitim-öğretim alanı, geleceğin önemli iş sahalarından biri olacak. Bilgi edinmeye yönelik talep önemli ölçüde artacak.
Kova burcu kolektif konuları anlatmakla birlikte, bireysel olanla da ilişkilidir. Bilgiye dayalı üretim biçiminin gelişmesiyle birlikte, her alanda müşterilerin bireysel özelliklerine uygun ürünler de geliştirilmeye devam edecek. Bu eğitim-bilgilendirme alanlarına da yansıyacak. Öğrencilerin kişisel özelliklerine, yeteneklerine ve ilgi alanlarına göre eğitim paketleri geliştirilecek. Teknolojiden daha fazla istifade edilecek ve tek bir öğretmenin zaman ve mekan sınırı olmaksızın çok sayıda öğrenciye ulaşmasının önü daha da açılacak. Bilgi edinme okullardan ziyade sanal okullara veya öğrencinin evinde bireysel olarak eğitim almasına yönelik olmaya başlayacak. Bilgi birikimi daha fazla değer kazanacak. Eğitmenlik vasfı daha önemli hale gelecek ve bilgi ve öğretme yeteneği yüksek eğitmenler diğerleri arasından sıyrılacak.
İnsanlar hangi alanlarda yeteneklerinin olduğunu öğrenmeye daha fazla zaman ve para harcayacak. Kurumlar, sundukları iş çeşidine uygun eleman isteklerini arttıracak. Bu gelişmeler sonucunda muhtemelen astroloji haritalarından daha fazla istifade edilecek. Kuşkusuz tüm bunlar, bizim bu dönemi nasıl değerlendireceğimize göre şekillenecek…
Yazının 2. Bölümü için;
http://onerdoser.com/Y177_0_yakinlasan-ekonomik-kriz-ii–bolum.html
-SON-
Sevgi, ışık ve umutla!
Öner Döşer, AMA, MAPAI
23 Mart 2016, Çarşamba
AstroArt Astroloji Okulu (ASA)
Bu makalede yer alan bilgiler Öner Döşer tarafından 31 Aralık 2015 tarihinde The Astrological Journal’in editörü Victor Oliver’a gönderilmiştir. Makale derginin Mayıs sayısında İngilizce olarak yayınlanacaktır. Ayrıca Öner Döşer, 12 Mart 2016 tarihinde 16 Balkan Uluslararası Astroloji Konferanslarında bu makalenin içeriğini İngilizce olarak sunmuştur.